16 Kasım 2007 Cuma

Parmak Çocuk 2

Nöbetçiler sesin geldiği yana koşarken o da başka bir köşeye kaçıp, başka bir paranın altına saklanır: "Hey... Buradayım ben!" diye bağırırmış. Bu kez nöbetçiler oraya seğirtirlermiş. Oysa Parmak Çocuk üçüncü bir köşeden seslenirmiş: "Hey... burdayım, burda!" Böylece onları deliye çevirmiş, yorulup gidinceye kadar adamları Hazine'nin içinde oradan oraya koşturmuş, durmuş. Sonra da paraların hepsini birer birer dışarı atmış. Sonuncuyu olanca gücüyle fırlatmış, kendisi de daha atik davranarak bu paranın üzerine sıçramış; onunla birlikte pencereden aşağı inmiş. Haydutlar kendisinden pek hoşnut kaldıklarını söylemişler: - Sen pek müthiş bir kahramansın, bizim elebaşımız olur musun? demişler. Parmak Çocuk onlara teşekkür etmiş, fakat önce dünyayı görmek istediğini söylemiş. Paraları bölüşmüşler. Minik terzi bunlardan bir tek metelik istemiş. Çünkü daha fazlasını taşıyamıyormuş. Sonra kılıcını yine beline bağlamış; haydutlara "iyi günler" demiş, yola koyulmuş. Birkaç ustanın yanında işe girmiş. Fakat bu işleri beğenmemiş. Sonunda bir hana uşak olmuş ama hizmetçi kızlar ondan hoşlanmamışlar. Çünkü onlar kendisini göremedikleri halde, Parmak Çocuk onların gizlice yaptığı her şeyi görüyormuş. Tabaklardan aldıkları şeyleri, kilerden aşırdıklarını hancıya haber verirmiş. Bunun üzerine kızlar: - Alacağın olsun, sana gösteririz! demişler. Ona bir oyun oynamaya karar vermişler. Bir süre sonra hizmetçilerden biri bahçede otları biçerken parmak çocuğu otların yanında hoplayıp zıplar görünce, onu da birlikte biçmiş, otlarla birlikte büyük bir beze bağlamış, gizlice ineklerin önüne atmış. Bu hayvanlar arasında iri, kara bir tanesi varmış. Parmak çocuğu incitmeksizin otlarla birlikte yutmuş. İçerisi çocuğun hoşuna gitmemiş. Çünkü burası kapkaranlıkmış. Işık da yanmıyormuş. İnek sağılırken Parmak Çocuk içerden seslenmiş: Fıştık fıştık fişte, Doldu kova işte! Ama süt sağılırken çıkan gürültüden bu ses duyulmamış. Sonra ev sahibi ahıra girmiş: - Yarın şuradaki inek kesilecek! demiş. Bunu duyunca Parmak Çocuk korkmuş. Avazı çıktğı kadar bağırmış: - Önce beni çıkarın... İçinde ben varım! Adam bu sesi duymuş ama nereden geldiğini anlayamamış: - Neredesin? demiş. Parmak Çocuk: - Karanın içindeyim! demiş. Adam bundan bir şey anlayamamış, çıkıp gitmiş. Ertesi sabah inek kesilmiş. Bereket versin hayvan parçalanırken satır parmak çocuğa dokunmamış ama sucukluk etlerin arasına karışmış. Kasap gelip işe başlarken oğlan avazı çıktığı kadar bağırmış: - Pek fazla kıyma... O kadar çok kıyma... Etlerin arasında ben varım! Kıyma bıçaklarının gürültüsü içinde bu sesi duyan olmamış. Zavallı Parmak Çocuk büyük bir tehlike içinde kalmış. Fakat tehlike insanların gücünü artırır, derler. Çocuk kıyma bıçaklarının arasından öyle bir fırlayış fırlamış ki kendisine bir şey olmamış. Sapsağlam kalmış ama kaçıp gidememiş. Yağlarla birlikte bir sucuğun içine tıkılmaktan başka kurtuluş yolu bulamamış. Burası biraz darcaymış. Sonra islenip kurumak üzere sucuğu bacanın içine asmışlar. Burada bir türlü vakit geçiremiyormuş. Sonunda kış gelince bacadan indirmişler. Çünkü müşterilerden birine sucuk verilecekmiş. Hancı kadın sucuğu dilerken Parmak Çocuk, boynu kesilmesin diye başını fazla uzatmayarak kendini korumuş. Sonunda biçimine getirmiş, dışarı fırlamış. Başına türlü yıkımlar gelen bu evde minik terzi daha fazla kalmak istememiş. Hemen yola çıkmış ama bu özgürlüğü uzun sürmemiş. Boş kırlarda yoluna bir tilki çıkmış. Onu bir solukta yutuvermiş. Minik terzi: - Aman bay tilki! diye seslenmiş, boğazınızda takılı kalan benim işte... Beni özgür bırakın ne olur? Tilki: - Hakkın var, demiş? Senden ne olacak ki... Babanın evindeki tavuklar için bana söz verirsen seni salıveririm! Parmak Çocuk: - Seve seve demiş, tavukların hepsi senin olsun. Ant içiyorum işte!.. Bunun üzerine tilki onu salıvermiş; hem de evine kadar götürmüş. Babası sevgili minik oğlunu yeniden görünce bütün tavuklarını seve seve tilkiye vermiş. Parmak Çocuk: - Hem sana güzel bir para da getirdim! diye yolculukta eline geçirdiği meteliği babasına uzatmış. - Peki ama, yesin diye zavallı tavuklar tilkiye niçin verildi sanki?.. - Hay budala hay... Babana çocuğu, evdeki tavuklardan daha değerlidir de ondan!

Hiç yorum yok: